Çalışıp hakkın olanı sana zorla, gönülsüz, kabaca veren patronlar.
Ne kadar işe yaradığınızı görmeyen patronlara ne kadar işe yaradığınızı göstermeniz gerekir. Ya da sorumluluğunuzun ne kadar zararı önlediğini.
Hayatımın bir döneminde garsonluk yapmıştım. Patronumuz bize çoğu zaman kaba davranıyordu. Ben bana yapılana çok takılmıyordum, hatta onun adına üzüldüğüm olurdu. Sevdiğim bir arkadaşıma kırıcı davranmıştı.
Mutfakta hayatımda daha önce görmediğim büyüklükte bir vitrin vardı. Raflardan oluşuyordu ve restoranın tüm cam eşyaları buradaydı. Tüm personelin onlarca maaşı kadar değerli cam eşya vardı burada. Mutfağı temizliyordum, elimdeki fırçanın sapını duvar ile vitrinin arasına sokup manivela (kaldıraç) etkisi yaratarak vitrinin devrilmesini sağladım ve yere oturdum. Patron ve diğer tüm çalışanlar mutfağa geldiler. Yarısı bir şeyim olup olmadığına yarısı kırılan dökülenleri inceliyordu.
Patronlar iki şeyden korkarlar. Bir para kaybetmek ikincisi bir işçi yaralanması yüzünden mahkemelik olmak. İkisi arasında gelip giden gözlerle bana baktı, ben de ona.
Şöyle dedim. "İstemeden oldu"
Gerçekten istemeden yapmıştım.