Ertelemek psikolojik bir süreç. Önümüzdeki işi çok iyi yapmak istediğimiz için doğru zamanın o an olmadığını düşünüyoruz, erteleme problemi tamamen tam odaklanamamaktan kaynaklanıyor, hızlı odaklanamayacağımız için odaklanma işinin emek istediği için o işi erteliyoruz.
Peki sonra ne oluyor?
Biriken ertelenmiş şeyler bizim daha az odaklanmamızı sağlıyor çünkü bekleyen başka işlerin olması yeni işlere geçişimizi zorlaştırıyor hep bir acaba hangisi daha önemli sorgusu kafamızı kurcalıyor. İşte bu bir girdap.
Peki ne yapmalıyız?
Liste! evet önem sırasına göre bir liste olmalı. Her şey ama her şey için. İşimiz, okuyacağımız kitaplar, okuyacağımız makaleler ve diğer her şey için. Peki her şeye yetişmek mümkün mü? Tabii ki hayır. O zaman törpülemek gerekiyor. Sınırlı vaktimize sığacak, sınırlı enerjimizin yeteceği ve bunları sindirmek için dinlenmeye, kendimize ve ailemize vakit ayırmaya olanak tanıyacak şekilde her şeyi biraz sınırlamak gerekiyor.
Bildirimler, mailler, mesajlar, insanlar ve kariyer planlarımız. En iyi yapabileceğimiz şekilde buna değecekse, olması gerektiği gibi olacaksa.
Doğru zaman değilse doğru yemeği yemeyeceksin
Doğru zaman değilse bir yeri gezmiyeceksin
Doğru zaman değilse bir insana vakit ayırmayacaksın...
Bu herkes için haksızlık olur.
Yüzüklerin Efendisi filmi 2001 yılında çıkmış efsane bir film. Bir kaç kere göz ucu ile izlemiş olsam da hiç kendimi vermedim çünkü çok derin olduğu belli. İzleyenler nasıl izlemezsin diye linç etti beni. Hep doğru zaman değildir dedim.
Orta dünya nedir ve neden yaratılmıştır, neden orta dünya mitolojisi derler, mitoloji nedir, adam her ırk için gerçekten dil yaratmış ve bu ırklar bu dili kullanıyor, yazarı kimdir? Bu film çok ama çok derin bir temele dayanıyor ki yazarı tüm hayatını buna vermiş.
Burayı biraz okusanız bile anlayacaksınız. Daha bir çok alt başlığı var. İzleyip geçmek bu filme haksızlık olmayacak mıydı? Ertelemek listede hiç tutmamak bu film için de benim için de en iyisi. Okunmayı bekleyen bir çok kitap var bu şekilde.
Amma uzattım ha.
Öyle işte.