İnsan kendini ifade edebildiği kadardır, kimse söz konusu insanı ifade ettiğinden daha fazla anlayamaz. İkna etmek istediğiniz insana kendinizi doğru ifade edemezseniz onu ikna edemezsiniz.
İfade etmek için elinizde çok fazla argüman olması elinizi güçlendirir ancak elinizin kuvvetli olması için gerekli argümana ikna edeceğiniz kişiyi dinleyerek, izleyerek, anlayarak yani onu önemseyerek edinebilirsiniz. İkna sürecinin böyle bir adaleti vardır. Kimse güvenmediği suya teslim olmaz.
Bence ince çizgi budur. Kendini ifade edemeyen insan ısrarcı hatta kavgacı olur. Yeteri kadar güven veren insan karşı tarafı naif bir hassasiyet ile ikna edebilir.
Şöyle bir durumu es geçmemek lazım. Her ikna edici iyi niyetli olmayabilir, kötü bir niyeti de ikna becerisi ile ortaya koyabilir insan. “Tatlı dille insana yapamayacağınız kötülük yoktur” ama bir zorbaya teslim olmaktan daha iyidir, düşmanın bile zekisi makbuldür.
Daha ötesinde manipülasyon var o daha ayrı bir kavram.